Personel müdürlüğünden insan kaynaklarına dönüşen departman şimdilerde çalışan ilişkileri ve mutluluk ofisine dönüşme yolunda. İş dünyası insanı keşfettikçe liderlerden bilanço okumak kadar insanı okuma yetkinliği de beklenir oldu.
Günümüz liderinin ajandasındaki en kritik konular hep insanla ilgili. Bazen çalışan bazen müşteri ama hep bir iş ortağı ya da paydaş rolüne girmiş insanlarla ilgili. Dijital dönüşümden, verimliliğe, çevik şirketten inovasyona ne arasanız yol insana çıkıyor.
İş dünyası insanı sanayi devriminin ilerleyen aşamalarında farketti. Üretim kolaylaşıp mallar bollaşınca bunları satmak gerekti. İnsanları o mallara ihtiyaçları olduğuna ikna etmek için gösterilen çaba iş hayatına pazarlama, algı, ikna ve insan psikolojisi ile ilgili kavramları getirdi.
Zamanla marka değeri bilançoya girdi. Şirketlerin soyut varlıkları somut varlıklarını geçmeye başladı. Bunlar güzel gelişmelerdi. Hepsi üretim araçları değiştikçe unutulan insanı yeniden hatırlatıyordu. Tesadüf müdür bilinmez ama pazarlamanın mutluluk vaat etmeye başladığı dönemlerde insanlar da çalışan değil insan olduklarını hatırlamaya başladılar. İş hayatının da tek hayatları olmadığını…
İnsanlardaki bu farkındalık artışıyla birlikte satın alması için ikna edilmesi gereken insanın bu sefer de çalışması için ikna edilmesi gerekti. Zamanla pazarlamanın kavramları insan kaynaklarına transfer olmaya başladı. ‘Kurum markası’, ‘ürün markası’ oluyorsa ‘işveren markası’ niye olmasın? Konumlama ve marka vaadi varsa çalışan değer önermesinin neyi eksik? İletişim bütçesi, iletişim departmanı ve stratejisi varsa aynı kavramlar iç iletişim için niye olmasın? Müşteri memnuniyetini ölçüyorsak çalışan memnuniyetini niye ölçmeyelim? Müşterinin deneyimi önemli de çalışanın deneyimi önemsiz mi?
Personel müdürlüğünden insan kaynaklarına dönüşen departman şimdilerde çalışan ilişkileri ve mutluluk ofisine dönüşme yolunda. İş dünyası insanı keşfettikçe liderlerden bilanço okumak kadar insanı okuma yetkinliği de beklenir oldu.
Tıpkı müşteri gibi, çalışan, tedarikçi, iş ortağı, kamu otoritesi, medya, kamuoyu diye isimlendirdiğimiz paydaşların hepsinin aslında insan olduğunu hatırlıyoruz.
Tam da bu nedenle son dönemde koçluğa büyük bir ilgi oluştu. Çünkü ancak kendini iyi tanıyan lider diğer insanları da bütüncül olarak kavrayabiliyor. İçsel bir yolculuk olan kendini tanımada ise koçluk iş dünyasının aradığı en güçlü araç olarak öne çıkıyor.